Sabırla Bekleyen Büyülü Şeyler, 10.06- 18.09 2021 by sezgi abali attal

Sanatçılar: Ali İbrahim Öcal, Ahmet Duru, Ayşe Gül Süter, Melis Buyruk, Sadık Arı, Dikine Ongoing Project (Umut Sevgül ve Barbaros Kayan)

Küratör: Sezgi Abalı

Koordinatör: Bahar Güneş 

Katalog yazısı: Murat Alat

Sergi fotoğrafları: Orhan Cem Çetin

katalog

Performanstan görüntü, Umut Sevgül- Dikine Ongoing Project

Fotoğraf: Orhan Cem Çetin




Sergi basın bülteninden:

Adını Bertrand Russell, William Butler Yeats gibi yirminci yüzyılın tanınmış düşünür ve yazarları tarafından da söylendiği düşünülen; aslında İngiliz şair ve yazar Eden Phillpotts tarafından kaleme alınan 1918 tarihli bir kitapta rastlanan, “Evren duyularımızın keskinleşmesini sabırla bekleyen büyülü şeylerle doludur.” sözünden alan sergi; doğanın kendine has örüntülerinin, mekanizmalarının ve manzaralarının yorumlanarak sanat yapıtlarına dönüşme fikrini ve sürecini; zaman, emek, sabır ve detay kavramları üzerinden inceliyor.

Sergi mekana özgü uzun süreli performans ve video yerleştirmesi, resim, desen, heykel, mekana özgü yerleştirme gibi farklı teknik ve malzemelerle çalışan yedi sanatçının yapıtlarını bir araya getiriyor.

Doğanın önermelerine dikkat kesilerek yavaşlamaya, detaylarına mercek tutarak duyumsamaya; zaman, emek ve sabır kavramları etrafında birlikte düşünmeye bir davet niteliğinde olan sergide Ali İbrahim Öcal, Ahmet Duru, Ayşe Gül Süter, Melis Buyruk ve Sadık Arı’nın yeni ve yakın dönem yapıtları yer alırken Dikine Ongoing Project’in “Şey ve Tekrar” isimli mekana özgü uzun süreli performans ve video yerleştirmesi Umut Sevgül ve Barbaros Kayan tarafından gerçekleştiriliyor. Serginin küratörlüğünü Sezgi Abalı, koordinatörlüğünü ise Bahar Güneş üstleniyor.

Ali İbrahim Öcal üretim sürecinde resim, fotoğraf, heykel, yerleştirme, video ve doğa kökenli nesneler gibi farklı mecraları bir arada kullandığı, disiplinlerarası bir örgüde ilerleyen imgesel evrenler oluşturuyor. Evrensel, coğrafi ve yerel kültürel kodları olabildiğince içine alan; toprak, tohum, filizlenme, büyüme, yok olma, tekrar doğma gibi çok katmanlı imgeler bütününü kapsayan işler üreten sanatçı, sergide izleyiciyi bir coğrafyanın deneyimine çağırıyor.

Ahmet Duru doğanın makro ve mikro manzaralarını farklı anlatım biçimleriyle sunarken, üretiminde çoğunlukla doğada yaptığı uzun yürüyüşlerden ve gözlemlerden yararlanıyor. Duru’nun sergideki işlerinde doğanın kendine has takviminin ve mevsim döngülerinin izlerini sürerken, bitkilerin varlıklarını sürdürebilmek için geliştirdikleri yöntemler hakkında düşünmeye başlıyoruz.

Dünyanın çeşitli yerlerinde konuk sanatçı olarak davet edildiği bilim laboratuvarlarında yaşamı değişik organizmalar üzerinden farklı ölçeklerde inceleme fırsatı bulan Ayşe Gül Süter, yapıtlarında bilimsel verileri yeni medya teknolojileri ve geleneksel sanat teknikleriyle birleştiriyor. Hareket, ışık, zaman ve mekan arasında başlattığı diyaloglar, yeni formlara  ve duyusal deneyim alanlarına dönüşüyor. Süter’in Kalyon Kültür’ün yer aldığı Taş Konak’ın büyük salonunda sergilenen Mikro Küreler serisi, ışık ve renk temelli bir cam enstalasyonundan ve insan hücrelerinin üzerinde gerçekleşmiş bir uçuş simülasyon videosundan oluşuyor.

Detaylı seramik çalışmalarıyla bilinen Melis Buyruk; bitki, hayvan ve insanı tanımsızlaşan formlarda ve ters yüz olmuş bir hiyerarşide bir araya getirdiği yapıtlarında, birbirini tekrar eden dokular ve biçimlerle yeni yaşam alanları yaratıyor. Sabırla Bekleyen Büyülü Şeyler sergisinde yer alan heykellerindeki gerçekçi ama bir yönüyle de illüzyonist estetik, gerçeküstü rüyalara bağlantılar açıyor. Buyruk’un malzeme, renk ve konu seçimi kültürel referanslar ortaya koyarken, izleyiciyi hep gözünün önünde olan canlılara dair ön kabullerini yeniden düşünmeye sevk ediyor.

Sadık Arı, bilimsel illüstrasyonların bakış açısını benimseyen üretiminde insan eylemlerini anlamak için doğaya bakarken, insanın var olurken diğer canlılara galip gelme iştahının yol açtığı talanla ilgileniyor. Arı’nın sergide yer alan detaylı desenlerinde, insanın vahşi olanı tanımlama arayışına ve ona karşı verdiği ehlileştirme çabasına direnen bir düşüncenin izlerini sürüyoruz.

Dikine Ongoing Project’in sergi kapsamında yer alacak “Şey ve Tekrar” isimli mekana özgü uzun süreli performans ve video yerleştirmesi Umut Sevgül ve Barbaros Kayan tarafından gerçekleştiriliyor.

Performans Hakkında:

Eski tarihli gazeteleri dönüştürerek bir tanesi bir avuca sığabilecek boyuttaki kürelerle üretilen tesbih, kürelerin teker teker ipe dizilmesiyle mekana yerleştirilir. Tekrarları birbirine bağlayanın ne olduğu sorusu yola çıkar. Kürelerin üretimi mekandaki hammadde ve araçların bulunduğu istasyonlarda devam ederken, sergi alanının karşılıklı iki odası arasındaki harekette süreksizlik, geçicilik ve yersizlik kavramlarının okumaları gerçekleştirilir. İstasyonlardaki malzemelerin döngüsü, maddenin tabiatı gereği gerçek sürede gerçekleşir. Sessizliğin hareketinin, hareketin mekan ve madde ile diyaloğunun dolaysız yörüngesinde, omurganın belleğinden geçen bilginin izi sürülür.

Uzun süreli performans sürecinden gelen video bellek, performansçı mekandan çıktıktan sonra geride bırakılan malzemelerin dizilimi ve mekanın belleğindeki hareketin izdüşümleri üzerinden yerleştirilir. Hacmin iletkenliğinde hareketine devam eden görüntünün malzemeyle karşılaşması ile gerçek / hiper-gerçek mekanları haritalandırır. Belirli günlerde canlı akışta paylaşılacak görüntü ile performansçı mekana bakışını bu harita ile gerçekleştirirken ziyaretçiyle boşluğun temasında tekrar karşılaşır.

Performansın 30 gün süreyle canlı gerçekleşecek ilk aşamasından gelen video kayıtları, ikinci aşamada mekana yerleştirilerek, zaman ve belleğe dair okumalarını mekanla kurduğu ilişki üzerinden sürdürmeyi planlıyor. Performans bütününde, hareketin mekan ve madde ile diyaloğunun ve omurganın belleğinden geçen bir bilginin izini sürüyor.



* Bertrand Russell, W. B. Yeats gibi yirminci yüzyılın tanınmış düşünür ve yazarları tarafından da söylenildiği düşünülen alıntıya, İngiliz şair ve yazar Eden Phillpotts tarafından kaleme alınan 1918 tarihli A Shadow Passes başlıklı kitapta rastlanmaktadır.

Unus Multorum Exhibition / Plas Bodfa, Anglesey ,Wales, UK, 2020 by sezgi abali attal

Unus Multorum Documentary
unus multorum EXhıbıtıon

The theme is ‘Unus Multorum’ a Latin phrase meaning ‘one of many’. It was used in Roman times as a neutral pseudonym when publishing texts anonymously.

In a world 7.7 billion strong, there is certainly power in a multitude, strength in numbers. We form groups and societies, creating our identity through nation building, tribal structures, brand loyalty, subcultures and sports teams. We find pleasure in repetitive patterns, comfort in group ritual. Collective action requires us to focus on the things we have in common, rather than our individuality.

Unus Multorum was meant to have opened as a physical exhibition with projects, installations and artist multiples from 111 creative people. Transformed by the global pandemic, it has evolved into a time-less project, gently unfolding over the course of the year inside of Plas Bodfa and in the digital realm.

The world has suddenly changed - how we react and interact with one another.  We’re facing a global pandemic that will cause us all to face losses. People are being asked to ‘self-isolate’ for an unspecified period of time, with an unknown impact on personal wellbeing. Already people are feeling isolated and alone. For these reasons we feel it is important to continue with our project, albeit with a different structure, creating a safe environment to create and engage with those around us.

The exhibition will now unfold over the course of the rest of the year, inside Plas Bodfa and in the digital realm here: https://www.plasbodfa.com/unus-multorum-2020

Included Creatives: • Accretion Entropy • Adele Kettlewell • Alec Shepley • Amanda Fullwood • Andrew Smith • Andy Hodges • Angela Stringer • Angharad Ruth Harrop • Anita Ricketts • Anna Lisa Lloyd • Anne Weshinskey • Annie Horsley • Aveline Kyffin • Bill Chambers • Cara Jones • Ceyda Oskay • Charlie Parker • Chris Bond • Christina Upmalis • Christine Jukes • Christine Thomas • Cyrus Kellick • David Garner • Debbie Budenberg • Eve Goodman • Fiona Davies • Gill Collier • Gwen Williams • Helen Birnbaum • Helen Wyn Pari • Hopewell Ink • Huw Gareth Jones • Jan Hale • Jane Ross • Janet Tryner • Jayelle Neal • Janina Holloway • Jo Alexander • John Smith • Jonathan Lewis • Judith Samuel • Julie Jones • Julie Upmeyer • Kana Choir • Karen Birkin • Kate Parker • Katherine Betteridge • Katie Ellidge • LEAK • Lee Green • Lillemor Latham • Lindsey Colbourne • Lisa Hudson • Liz von Graevenitz • Marirose Pritchard • Material Matters • Maud Haya Baviera • Meg Pirie • Michael Prince • Michael Wiggan • Michele Heidi Sutton • Mishelle Kit • Ness Owen • Nicky Perrin • Nicola Carter • Niki Cotton • Nisa Lynn Ojalvo • Olwen Elias Evans • Pat Arnao • Ped4ir Môn • Peg McNulty • Peter Boyd • Philip Cassidy • Philippa Brown • Rachel Rosen • Remy Dean • Rene Evans • Richard Hepenstal • Rita Ann • Rosie Green • Rosie Williams • Ruth Cousins • Sally Fairclough • Sarah Holyfield • Sarah Jane Richards • Sezgi Abali • Sian Hughes • Simon Le Ruez • Sioned Eleri Roberts • Stanley Bould • Steph Shipley • Stephanie Spindler • Steve Green • Susan Meredith • Susan Cantrill-Williams • Tom Witherick • Usha Mahenthiralingam • Wanda Garner • Zoe Skoulding •

BILLBOARD ISTANBUL/5-18 October Ekim 2020 by sezgi abali attal

BILLBOARD LOCATION: BEŞİKTAŞ – BARBOROS BULVARI GAYRETTEPE GİRİŞİ

Daha fazla bilgi için/ For further information: https://billboardistanbul.org/sezgi-abali-tr/

BILLBOARD ISTANBUL 2020 is a two-week long exhibition in the public space of Istanbul that brings together and exhibit 115 Turkish, Moroccan and Nordic contemporary female artists and selected students from the Royal Danish Academy of Fine Arts in Copenhagenand Mimar Sinan University of Fine Arts in Istanbul. From October 5th-18th, 2020 the billboards will be full of photographic images by the female artist – raising awareness and encouraging public debates on gender issues, as well as bringing contemporary art to a wider audience of all genders and ages.

BILLBOARD ISTANBUL 2020 provides a more prominent, public site for very different stories and images than the advertising that dominates the streets of many cities worldwide. The project gives women the opportunity to express themselves on their own terms, and makes the city more open and creative city – for everyone. The aim is to build bridges between cultures and to challenge our ideas around urban space, gender and identity. The billboards are an important statement, making the work of women artists from Turkey, Morocco and Scandinavia visible.

CONCEPT AND PRODUCTION: The billboard project is the idea and concept developed by the Danish visual artist Hanne Lise Thomsen. Her art and projects focus primarily on dialogue with the surrounding society: the metropolis provides the platform for many of her projects. The complexity of cities, with their constantly changing atmosphere and multifaceted architectural spaces, is a key starting point and source of inspiration, and guides the overall choreography of each individual project.Thomsen has curated and realized BILLBOARD FESTIVAL CASABLANCA in 2015, the Billboard project WE ARE FROM HERE in Ramallah in 2012, and the citywide billboard project WOMEN2003 in Copenhagen and Malmö in 2003. The project is launched in collaboration with curator Lise Grüner Bertelsen and graphic designer Jeanne Betak. The current website was launched on September 18, 2020 and was developed by Ida Elisabeth Jensen.

(TURKISH)

BILLBOARD İSTANBUL 2020, 5 – 18 Ekim 2020 tarihleri arasında Türkiye, Fas ve İskandinav ülkelerinden ve Kopenhag’taki Danimarka Kraliyet Güzel Sanatlar Akademisi ile İstanbul’da Mimar Sinan Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi’nden 115 kadın sanatçıyı kamusal alanda bir araya getiriyor. BILLBOARD İSTANBUL 2020, İstanbul’da seçilmiş noktalarda yer alan reklam panoları kadın sanatçıların fotoğrafları yoluyla toplumsal cinsiyet tartışmalarını teşvik etmek ve konuyla ilgili farkındalığı arttırmayı amaçlarken çağdaş sanatı tüm yaş, cinsiyetten ve farklı sosyal geçmişten daha geniş bir kitleye ulaştırmayı hedefliyor.

BILLBOARD ISTANBUL 2020, dünya üzerinde pek çok şehrin sokaklarına hâkim olan reklam dilinden farklı hikayeler ve imajlar sunuyor. Proje kadınlara kendi şartlarına göre kendilerini ifade etme fırsatı verirken İstanbulluları da açık ve yaratıcı olmaya davet ediyor. Kültürler arasında köprüler kurmak yoluyla kamusal mekân, cinsiyet ve kimlik konularını konuşuyor. Türkiye, Fas ve İskandinavya’dan kadın sanatçıların çalışmaları görünür kılan BILLBOARD ISTANBUL 2020 ile bu zamanlarda daha da çok ihtiyaç duyduğumuz enerjiyi kutluyoruz.

KAVRAMSAL ÇERÇEVE: Billboard projesinin fikri ve kavramsal çerçevesi Danimarkalı görsel sanatçı Hanne Lise Thomsen tarafından geliştirildi. Thomsen’in sanat pratiği ve projeleri öncelikli olarak toplumla diyaloga odaklanır ve metropoller birçok projesi için ideal platformu oluşturmuştur. Şehirlerin çok katmanlı yapısı, sürekli değişen atmosferleri ve çok yönlü mimari mirası önemli bir başlangıç noktası ve ilham kaynağı oluştururken her projenin koreografisine rehberlik eder. Thomsen, 2015 yılında BILLBOARD FESTİVALİ CASABLANCA, 2012’de Ramallah’ta BURADAN BURADAYIZ ve 2003 yılında Kopenhag ve Malmö’de billboard projesi WOMEN2003 küratörlüğünü yaptı ve gerçekleştirdi. BILLBOARD projesi küratör Lise Grüner Bertelsen ve grafik tasarımcı Jeanne Betak’ın iş birliği ile hayata geçirildi.

KATILAN SANATÇILAR// PARTICIPATING ARTISTS:

TURKEY Sezgi Abalı, Elçin Acun, Gülçin Aksoy, İpek Balkı, Derin Bilecenoğlu, Sena Başöz, CANAN, Selen Çatalyürekli, Şafak Çatalbaş, Elmas Deniz, Gökçe Erhang, Merve Ertufan, Kardelen Fincancı, Zuhal Koçan, Büşra Öğüt, Ekin Özbiçer, Gümüş Özdeş, Neriman Polat, Senem Sinem, Özlem Şimşek, Gunes Terkol, Tuğçe Ulugün Tuna, Gülbeste Tülü, Tuğba Uzun, Hande Varsat, Selim Wutzler, Arzu Yayıntaş, Cansu Yildiran, Müge Yilmaz. DENMARK Bodil Andersen, Kristina Ask, Jeanne Betak, Katja Bjørn, Christina Capetillo, Sidse Carstens, Ursula Reuter Christiansen, Charlotte Haslund-Christensen, Rikke Diemer, Sophie Dupont, Jeannette Ehlers, Rose Eken, Tina Enghoff, Biba Fibiger, Rosa Marie Frang, Signe Maria Friis, Fryd Frydendahl, Cecile Gravesen, Marianne Grønnov, Gudrun Hasle, Molly Haslund, Ane Henriksen, Nanna Gro Henningsen Lisbeth Hermansen, Lea Guldditte Hestelund, Dorte Jelstrup, Mette Kit Jensen, Mette Gitz-Johansen, Ditte Haarløv Johnsen, Kirsten Justesen, Sophia Kalkau, Randi og Katrine, Malene Landgreen, Madeleine Kate MCGowan, Astrid Myntekær, Lene Adler Petersen, Carina Randløv, Lilibeth Cuenca Rasmussen, Pulsk Ravn, Jytte Rex, Ane Mette Ruge, Samara Sallam Jeanette Land Schou, Trine Søndergaard, Malene List Thomsen, Ida Dorthea Thorrud, Hanne Lise Thomsen, Charlotte Troldahl, Gina Zaharias, Simone Kærn Aaberg. MOROCCO Sofia Alaoui, Yasmina Benabderrahmane, Hind Bensari, Touda Bouanani, Celine Croze, Safaa Erruas, Soukeina Hachem, Yasmine Hajji, Wafae Ahalouch el Keriasti, Randa Maroufi Safaa Mazirh, Fatima Mazmouz, Raja Saddiki, Zara Samiry, Fatiha Zemmouri. SWEDEN Elisabeth Apelmo, Anette Abrahamsson, Hilda Ekeroth, Maria Finn, Astrid Göransson, Marit Lindberg, Annika Ström, Lisa Strømbeck, Cecilia Wendt, Karin Westerlund. FINLAND Eija-Liisa Ahtila, Elina Brotherus, Heta Kuchka, Vilma Pimenoff, Aurora Reinhard. NORWAY Hilde Honerud, Lotte Konow Lund, Beathe C. Rønning, Christel Sverre. ICELAND The Icelandic Love Corporation. GREENLAND Julie Edel Hardenberg. 

CONTRIBUTORS

BILLBOARD Istanbul 2020 is supported by: The Danish Arts Foundation’s Project Committee, the Nordic Culture Fund and DID (Det Danske Institut i Damaskus), Grosserer L. F. Foghts Fond, Royal Dansh Embassy in Ankara, Ernst B. Sund Fonden. Collaborators: Danish Cultural Institute/Füsun Eriksen, Country Manager/Turkey, Kentvizyon. Special thanks to: Visual artist Arzu Yayintas.

BASIN/ PRESS

https://billboardistanbul.org/docu/

https://billboardistanbul.org/elementor-54/




bir de buradan bak / 30.10.2020- 05.05.2021 by sezgi abali attal

Fotoğraf, Orhan Cem Çetin

Sirkhane DARKROOM sanatçıları: Abdullah (17), Abdülsamet (13), Ahmet (13), Abdo (9), Alin (9), Aya (9), Ayşe (8), Azad (10), Azad (13), Bilal (12), Cemal (13), Ceylan (15), Darşan (12), Dilava (13), Dilava (14), Emine (15), Emira (16), Eylem (13), Hacı (17), Hala (13), Halil (12), Hamoude (10), Hamza (8), Hazar (10), İbrahim (12), İbrahim (13), İbrahim (14), İlava (8), Lara (12), Melik (14), Meltem (18), Menal (13), Meryem (12), Muhammed (10), Muhammed (17), Muhammed (9), Musa (16), Naime (10), Omar (10), Osman (15), Refai (12), Reşit (10), Rinda (12), Rinda (13), Rojin (13), Rümeyse (11), Saide (12), Selma (9), Selma (9), Sevin (14), Sidra (15), Şirin (16), Sultan (12), Sultan (13), Sultan (14), Suvar (15), Velid (12), Yara (13), Zeynap (11), Zeynep (12)

Video: Salam Aleykom, Kronos Quartet and Friends, 2020 

Müzik: Sahba Aminikia

Sirkhane DARKROOM Yürütücüsü: Serbest Salih

Küratörler:  Sezgi Abalı & Sinan Eren Erk

Sergi Fotoğrafları: Orhan Cem Çetin

Çeviri: Selçuk Somersan

Sergi kurulum ve tanıtım sürecindeki teknik desteklerinden ötürü BUSY İstanbul’a, Fiksatif’e, oda yerleştirmeleri için Sevi Sevgi’ye, fotoğrafların baskı sürecindeki destekleri için Uğur Varlı Fotoğraf Hizmetleri’ne ve serginin gerçekleşmesinde emeği geçen Kalyon Kültür ekibine teşekkürler…

Sergiden fotoğraf: Orhan Cem Çetin

Alin, 9 yaş, Kobani

Alin, 9 yaş, Kobani

katalog

Mardin’de yaşayan yerli ve mülteci çocuklara sanatsal bir buluşma alanı sunma amacıyla kurulan Her Yerde Sanat Derneği, sirk sanatlarına odaklanan Sirkhane, müzikal çalışmalara odaklanan Müzikhane ve fotoğraf çalışmalarına odaklanan DARKROOM projelerini 2012’den beri sürdürüyor.

bir de buradan bak sergisi, fotoğrafçı Serbest Salih tarafından yürütülen DARKROOM projesinde farklı yaşlardan ve etnik kökenlerden gelen, çoğunluğu mülteci olan çocukların çektikleri analog fotoğraflara odaklanıyor.

Sergi, çocukluk dönemini ve çocukların bakışını yine çocukların gözünden, olduğu gibi sergi mekânına taşırken; izleyicilerine ev, yabancı, ortasında ve bir arada temaları üzerinden kurgulanan yeni bir deneyim alanı sunuyor.

“Geçmişe ya da geleceğe gitmeden anda kalmayı en iyi çocukken beceririz. Zamanın en çocuksu hali şimdiki zamandır sanki. Bu büyülü aralıkta hayaller ve gerçekler kolaylıkla bir araya gelebilir. Çocukluğumuzdan kalan bir oyuncağın anılarımızdaki yeri, henüz küçükken duyduğumuz bir şarkı, aynada kendimizi gördüğümüz bir an ve belki bir rüya gibi başını sonunu hatırlayamadığımız parça parça anların hepsi kağıt üzerinde anlam bakımından eşitlenirken, her birimiz için bambaşka anlamları yüklenirler. Kalabalıkların ortasında ama biriciktirler.”*

*Sinan Eren Erk & Sezgi Abalı

evin -de hali, 28.05- 11.07 2020 by sezgi abali attal

Sanatçılar: Begüm Mütevellioğlu, Berna Dolmacı, Can Ünlü, Derin Uludağ, Didem Erbaş, Eda Aslan, Eda Yıldız, İpek Elif Milli, İsmail İfşa, Leyla Keskin

Kavramsal Çerçeve: Fulya Çetin ve Sezgi Abalı

‘İyi bir sanat eseri, insanların gürültüsünden, karmaşasından kurtarılıp sessizleştirilmiş, sezgi yumuşaklığına gelmiş ve susan bir şeydir. Dağların, ağaçların, kuşların, ırmakların yanına eklenecek bir şeydir.’

Latife Tekin

28.05- 11.07 2020, online sergi

Latife Tekin’in cümlelerinden ilhamla yola çıkan Misi’nin Florası, Fulya Çetin’in Türkiye’nin farklı bölgelerinden gelen genç sanatçılarla Bursa’nın Misi köyünde dört mevsim boyunca yürütmeyi planladığı bir konuk sanatçı projesiydi.

İstanbul, İzmir, Mardin-Diyarbakır ve Bursa’dan, ekoloji üzerine düşünüp üretmiş, bitkileri incelemiş, bitkisel boyalarla çalışmış, doğadan dokular toplamış, kısacası doğayı kendine mesele etmiş dörder genç sanatçı, sanat öğrencisi ya da yeni mezun 1-2 hafta arasında Misi’de yaşayacak, farklı disiplinlerde üretecek ve programın sonunda gelişecek ortak bir dil doğrultusunda, bu üretimler sergilenecekti.

Bugün herkes evinde. Evin -de hali bu. Ev hem hücre, hem dünya şimdilerde. Dünya evin içinde. Farklı şehirlerde, bambaşka manzaralardaki evlerde üretim devam ediyor. Sergilemenin mekansal sınırları ve temaların kavramsal kaygılarıyla değil de, bu sefer sadece iyi hissetmek için yapılan bir üretim bu. Misi’nin florasından gelecek ilham, yerini evin tuhaf evrenine bırakıyor. Buranın bize esrarengiz gelen, tanıdık olmayan bir florası ve faunası yok. Çoğu şeyi planlayarak bir araya getirdik.

Aslında çok iyi tanıdığımız ama bir süredir ihmal ettiğimiz bir yakınımıza benzeyen odaları, duvarları, dolapları, çekmeceleri ve bütün içindekilerle zamanın çok da hakim olmadığımız bir ritminde, konuşmaya başlıyoruz evde. Mırıldanır gibi. Kulağımıza en yakın ağız yine kendimizinki. İşte Evin -de hali kendi kendine konuşmanın mütevaziliğinde, samimi bir günce niteliğinde.

İşbirlikleri için Fulya Çetin’e, Nilüfer Belediyesi’ne ve katılan sanatçılara teşekkürler…